
Malatyada ki köylerimizde kullanılan Tarım araç ve gereçlerinin hemen hepsi teknolojiye yenik düştü. Yeni kuşakların görmediği ve çoğunun adını bilmediği bu araç ve gereçleri konuya ilgi duyanların katkılarıyla tanıtmaya başlayalım.
Ben ilk olarak harman zamanı kullanılan DÖVEN'i takdim ediyorum. Dövene bazı yörelerde düven de deniyor. Düven; hayvan koşularak, harmana yığılmış sapları kesip saman etmesi, taneyi başaktan ayırmak için kızak şeklindeki iki enli tahtanın altına çakmak taşları yerleştirilerek yapılmış tarım aleti.
Şimdi düven ile ilgi bazı ufak bilgileri aktaralım.
DöVEN:
genellikle iki geniş tahtadan yapılır. Alt yüzünde keskin çakmak taşları, dikine çakılı bulunan; kızak biçiminde, ön tarafı yukarı doğru meğilli, harman zamanı hasatın tanelerini sapından ayıran araç. Şuan da Patoz dediğimiz zirai aletin yaptı işi eskiden düvenler yapıyordu.
Genellikle hayvanlar tarafından çekilen, üzerine ise ağırlık yapsın diye insanların oturduğu, özellikle çocuklar için güzel bir oyun aracı.
Günümüzde patoz'u ve traktörü olduğu halde düven kullanan rençber sayısı hiçde az değil! Bir farkla artık düvenleri hayvanlar değil, traktörler çekiyor. Kullanım için düvenin seçilme nedenine gelince; nohut gibi bakliyatlar, patozda parçalanıyor, ama düvende bu olasılık patoza göre daha az. (Tabi ki eleği değiştirilmiş patozlar için nohut'u parçalamak olasılığı çok düşük) Düven işi bittikten sonra, bir duvara ya da bir ağaca dayanılır, yerde yatık şekilde beklerse taşları dökülür.
Köyde iken, birinin düven ile iş yaptığını görünce koşarak gider, düvene binerdik yediğimiz tozu bir görseniz, aklı başında kişiler yapmaz! ama işte çocuk aklı biz yapıyorduk
KARASABAN
Toprağın altını üstüne getirmek(sürmek) için yapılmış, genellikle sert iki ağacın birleşmesinden oluşan basit tarım aletidir.Ağacın sivri olan yerine takılan özel yapılmış saban demiri denen parçayla toprağın aktarılması saglanır.İkinci parçanın ucuna boyunduruk denilen sabanı çekecek hayvanların bağlanacağı bir düzenek takılır.
Teknolojik yeniliklerin ardı arkası kesilmemesine rağmen; modern tarım aletlerine yenik düşmeyen karasaban kırsal kesimde yaşayan çiftçilerin halen vazgeçilmez tarım aletleri arasındaki yerini koruyor. 1927 yılında basılan 1 TL'nın önyüzünde karasabanla çift süren bir köylü kompozisyonu vardır.
Şuan pulluk tarafından yapılan işi, eskiden karasaban yapardı. Metin Bey'in söylediği gibi karasaban günümüzde de kullanılan bir tarım aracı. Bunun neden lerini sıralayacak olursak.
*Cızı tutmak denilen bir terim vardır. *Tarlaya ekilecek mahsulu, kararı ile ekmek için, tarlaya önce cızı tutulur. Cızı tutmak tarlayı belli aralıklarla, düzgün bir çizgi şeklinde bölmeye denir. Traktör tarlaya girmeden önce , tohum saçılmış olmalı.
Köylüler bu cızı tutma işini genellikle karasaban ile yaparlar. Sonrasında da tarlaya ekilecek ürünü saçar ve traktör ile sürülmesini beklerler.
*İçinde çok fazla ağaç bulunan tarlalara traktör giremez, örneğin vişne bahçeleri, ya da elma bahçeleri vs... Ağaçlara zarar vermemesi için bu tür tarlalar karasaban ile sürülür.
*Traktör ile tarla sürdürecek kadar parası olmayan kişiler de, tarlalarını karasaban ile sürmeye devam etmekte.
*Özelikle bahçelerde, bel ile toprağı kabartama işlemi yapılmayacaksa! Tarktör ile sürüm değilde karabasan tercih edilir. Çünkü dar alanlarda, traktör toprağı sürmekten ziyade, sıkıştırır.
*Karasabanın arka tarafında ayak basılabilecek bir yer vardır. Bu ayak yerine tarlayı süren kişi basar, bu şekilde karasaban toprağa daha iyi saplanır, ve toprak daha derinden sürülmüş olur.
Dedem, ilerleyen yaşına rağmen tarlalardan kopamamış. Bir gün babam yeni aldıkları öküzler ile tarla sürmeye gidince, dedem de peşine takılmış. Bir taraftanda yeni aldıkları öküzlere bakacak ya... Babam tarlayı sürmeye başladıktan bir süre sonra, dedem tutturmuş birazda ben süreyim diye.
Babam, baba, bu öküzler çok dinç, sen bunların arkasından yetemezsin düşer bir tarafını sakatlarsın desede, dedeme fayda etmemiş söyledikleri.
Dedem geçmiş karasabanın ve öküzlerin arkasına, ayağını sokmuş sabanın arasına, ve başlamış elindeki öğündereyi öküzlere dürtmeye. Dedem eski kocamış öküzlerine gidiyor, habire ho ho, diye bağırıyormuş.
Yeni öküzler, zaten dinç oldukları için aslında hiç dürtülmeye ihtiyaçları yokmuş. Ama dedem alışkanlık yapmış habire bağırıyor, ho ho diye o bağırdıkça öküzler hızlanmış. Tabi bu hıza yaşı 70'i geçmiş olan dedemin dayanması mümkün değil, ve dedem ayağını da sabandan çıkartamadığı için, öküzlerin arklasında sabana takılı olarak sürüklenmeye başlamış. Şimdi dedenin sürüklenmesi çok mu hoşuna gitti? ne gülüyorsun demeyin, çünkü bizi tanıyanlar bilir, biz ağlanacak olaylardan bile, gülünecek şeyler bulan bir aileyiz Tarlanın alt ucuyla üst ucu arasında yaklaşık 200 metrelik bir mesafe var, ebem ve babam olayı farkettiklerinde, öküzler arayı epey açmışlar. Onlar yetişinceye kadar, deyim yerindeyse dedemin üstünde elbise kalmamış, hepsi kafasından çıkmış Babam öküzleri zor durdurmuş, dedem de bir daha karasabanın başına geçmemiş.
Karasaban ın arkasından da hemen ÖĞÜNDİRE yi anlatmak lazım
ÖĞÜNDERE:
Araba, Kağnı, Saban Veya Döven Çeken Öküzü Yürümesi İçin Dürtmeye Yarayan Sopaya verilen ad.
Tabii ucundaki küçücük metal çiviye benzer bir şeyede MUDUL dendiğini ilave etmeden geçemedim övenderenin. Metin bey o kadar güzel tarif etmişki. Tarlada çift sürmek için kullanılanının arkasında yine kalan otların köklerini kesmeye yarayan metalden parça CEMEĞİ unutmamak lazım.
Köyün ve köylünün en yoğun olduğu mevsim, hiç kuşkusuz hasat ve harman dönemi olan yaz mevsimidir.
Hasat ve harman döneminde kullanılan bir çok tarım aleti [Yaba, dirgen,tırmık, anadut v.b...] ağaçtan yapılmıştır.Daha önce düvenden söz etmiştik.Eski Mısır kaynaklarını taradığımızda da, bizde kullanılan hemen tüm ağaç orijinli tarım aletleri karşımıza çıkıyor
DİRGEN:
Anadutun iki dişlisi diyelim.
YABA'ya gelince elin parmakları gibi düşünebiliriz.
TIRMIK:
Ah o Tırmık yokmu ben onun yüzünden rahmetli amcamdan ilk okul birde ne sopalar yemiştim. Keşke iki daha vursaydı.
ORAK :
Özellikle tarımda kullanılan yarım çember biçiminde yassı, ensiz ve keskin metal bir bıçakla, buna bağlı bir saptan oluşan ekin biçme aracı.
TIRPAN :
Çayır veya ekin gibi uzun saplı bitkileri işlemede kullanılan tarım aleti.
LOĞ TAŞI;
Tarımla alakası yok ama eskiden toprak damların topraklarını sıkıştırmakta kullanılırdı.
DİBEK (SOKU):
Buğdayın una uzanan yolculuğu eskiden daha zahmetli idi..Kaynatıp kurutulan buğdayın kabuğundan kurtulması için bir güzel dibekte döğülmesi şarttı. Dibek yaklaşık yarım metre boyundaki silindir şeklinde kara taşın içerisinin oyulmasıyla elde edilen bir gereçtir. Onu taştan yapılmış büyücek bir havan olarak hayal etmek mümkündür. Eskiden bu taşlardan mahallelerin muhtelif yerlerinde bulunurdu. Temizlenen dibek içerisine "gölle olma aşamasından geçmiş" buğday ve bir miktar su konulur, sonra tokmaklar konuşmaya başlar. Dibek tokmağı ağaçtan yapılmıştır, dev çekiçleri andırır. Tokmaklama işleminde senkronizasyon çok önemlidir zira bir dibek taşı başında azami dört olmakla beraber, daha az sayıda da insan olabilir. Onun içindir ki; tokmak sallayanlar tokmağı kimden sonra sallayacaklarını iyi bilmek zorundadırlar. Bir kaç turluk tokmaklama işleminden sonra buğday altüst edilir ve tekrardan tokmak mus...isi başlar. Tokmağın dibek taşıyla temasıyla çıkardığı sesler alınteri ve ekmeğin mus...isidir. Dibekte buğday dövenleri görenlerde imecenin ruhuna binaen bir kaç tur tokmak sallarlar...
© Copyright 2006 - 2009
edit by furkan